Kötü Çeviri

Kötü Çeviri

Kötü Çeviri

Kötü Çevirilerin Diplomasi Üzerindeki Etkileri

Çok uluslu diplomaside oyuncular farklı kültürlerden gelir ve farklı diller konuşurlar. Her iki dile de hakim olmasına rağmen bir çevirmen sunulan konuya yabancı olabilir. Küresel ısınmadan sporda dopinge ya da serbest ticarete kadar uzanabildiğinde, diplomatik çevirmenler iyi bilgi sahibi olmalı ve veri kaynaklarını kontrol etmede hızlı olmalıdır. Ancak deneyimli çevirmenler, metinsel farklılıklara rağmen kültürel nüansların karşılıklı anlayışı geliştirdiğini bilirler. Bunların yokluğunda kötü çevirilerin ortaya çıkabileceğini ve sonuçlarının felaket doğurabileceğini iyi bilirler.

Çeviri Trajedisi

Kötü Çeviriye Örnek

Belki de şimdiye kadar yapılan en feci yanlış tercüme, Japonya’nın teslim olmasını talep eden Potsdam Bildirisine (1945) yanıt olarak yapılan açıklamaydı. Basın toplantısında Başbakan Suzuki, “Bunu mokusatsu yapmalıyız” dedi.

Amaçlanan “yorum yok “un mülayimliğinden ziyade, bu İngilizceye kışkırtıcı bir “sessiz küçümseme” veya “görmezden gelme” olarak çevrildi. Müttefik kuvvetlerin teslim olma ültimatomuna meydan okuma olarak görülen bu yanlış tercüme edilmiş tek kelime Hiroşima’nın yok edilmesinin yolunu açmıştır.

Kültürel Anlayış Diplomasinin Temelini Oluşturur

Deyimlerin, atasözlerinin ve kültürel olarak ayırt edici bazı terimlerin kullanımı, kültürler arasında çeviri yapmayı daha da zorlaştırır. Özgün metnin kültürüne dair sağlam bir kavrayış yoluyla farklı unsurları bir araya getirme becerisi, doğru çeviriler için elzemdir.

Ayrıca, çevirmenler toplumlar arasındaki farklılıkların daha fazla farkına vardıkça ve bu farklılıklara nasıl saygı duyacaklarını öğrendikçe çeviri kalitesi de artar. Diplomatların, tercümanların ve çevirmenlerin tek bir ülkeyle nispeten daha kolay iletişim kurabildiği ikili (çok taraflıdan ziyade) diplomaside diğer kültürleri anlamak daha kolay olabilir. Ancak çok taraflı tartışmaların, etkinliklerin ve organizasyonların tehlikeli dilsel akıntılarında gezinmek daha hassas bir dokunuş gerektirir.

Ekonomik Nüfuz ve Kültürel Hegemonya

Diplomasi dünyasında çok farklı kültürler söz konusu olduğu için, özellikle de güçlü bir ekonomiye sahipse, genellikle en güçlü ulusun kültürü hakim olur. Bu da çok taraflı etkileşimlerin analizinin her zaman kültürel olarak önyargılı olacağı anlamına gelir. Sonuç olarak, bir kültüre dayanan yorumlar, özellikle çok etnikli ve çok dilli ülkelerde, diğer dünya görüşleri tarafından şekillendirilen bir yorumla çatışabilir.

Bu kültürel madalyonun iki yüzü vardır:

Dezavantaj: Bir kültür kendi görüşlerini ve ahlak kurallarını diğer inançlara sahip insanlara empoze etmeye çalışabilir.

Avantaj: Bu durum, daha adil toplumlar çok taraflı ortamlarda daha güçlü pozisyonlara sahip olduğunda faydalı olabilir.

Yeni Lingua Franca Olarak İngilizce

Geleneksel olarak diplomasi dili olan Fransızcanın hegemonyasına ilk kez I. Dünya Savaşı’nın ardından Versay Antlaşması’nın (1919) her iki dilde de yazılmasıyla İngilizce meydan okudu. 20. yüzyılın ortalarına gelindiğinde İngilizce, iş dünyası, bilim, popüler kültür, teknoloji, havacılık ve tabii ki uluslararası diplomasi gibi pek çok alanda dünyanın ana dili olma statüsünü sağlamlaştırmıştı.

Sonuç olarak, küresel diplomaside kullanılan belgeler büyük ölçüde İngilizceden etkilenmektedir. Bu nedenle çevirmenler, kültüre bağlı üslup kurallarındaki farklılıkları elemek için kültürel filtreler kullanmalıdır.

Bu durum, kültüre özgü ve evrensel metinsel standartlar ve gelenekler arasında çatışmalara neden olabilir. ‘Evrensellik’ aslında İngiliz, İspanyol, Hollanda ve Portekiz İmparatorlukları tarafından dünya çapında yayılan kültürel ve dilsel standartlara uygunluk anlamına gelir.

Bu Avrupa merkezciliğin mükemmel bir örneği, bazı İspanyolca ve Portekizce belgelerin hala ‘El Descubrimiento’ veya ‘O Descobrimento’ olarak adlandırdığı şeydir. Yerli halklardan yükselen haklı şikayetler korosuna yanıt olarak, bu tarihi dönüm noktası artık pek çok metinde daha diplomatik bir dille ‘Avrupalı kaşiflerin Yeni Dünya’ya gelişi’ olarak yeniden ifade ediliyor. Akıllı çevirmenler toplumsal ilerlemeye ayak uydurmak zorunda olduklarını biliyorlar!

Çevirmenler Ağır Diplomatik Sorumluluklar Taşıyor

BM’de belgeler genellikle altı resmi dilden birinde sunulur. Eş zamanlı olarak diğerlerine çevrilir. Ulusal temsilciler daha sonra muhataplarının görüşlerini inceleyebilir, çevrenin korunması, insan hakları, dünya ticareti, silahsızlanma, adalet veya kamu sağlığı gibi önemli konularda tartışabilir ve yorum yapabilir.

Sonuç olarak, doğru çeviriler iletişimi kolaylaştırarak ve kültürler arası anlayışları teşvik ederek uluslar arasındaki uyumu destekler. Diplomatik çevirilerde uzmanlaşan BSİ Tercüme ve Danışmanlık ekibi, özellikle çok dilli durumlarda çalışmakta ustadır. Kendi ülkelerindeki siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelere uyum sağlamış olan bu ekibin katkısı yalnızca sözcüklerin ötesine geçer. Aslında, diplomatik uzmanlıkları uluslararası tartışmalar sırasında ince avantajlar sunar.

Hak ettiği ve olması gereken değerden daha ucuza çeviri yaptırmanın sonuçları genellikle iyi olmuyor. Fakat, yüksek fiyatlı çeviriler de iyi çeviri olduğu anlamına gelmeyip, kötü çeviri ile de karşılaşabilirsiniz. Kötü çevirilerle karşılaşmamak için yapmanız gereken çeviri yaptıracağınız tercüme bürosunu iyice araştırmaktır. O tercüme bürosuna daha önce çeviri yaptırmış olanların haklarında yaptıkları yorumları incelemeniz, firmanın referanslarına bakmanız ve gerekirse referans olanlar ile görüşüp, bilgi almanız gerekebilir.

Kötü Çeviriden Kaçının

Kötü çevirilerle karşılaşmamak için Tüm Çevirmenler ve Çeviri İşletmeleri Derneği üye olan firmamızla iletişime geçebilirsiniz.

Bu gönderiyi paylaş

WhatsApp
1
Sorunuz mu Var ?
BSİ Tercüme ve Danışmanlık Hizmetleri
Merhaba
Nasıl Yardımcı Olabiliriz ?